12 Eylül darbesinde 1982 yılında kapatılan SİYO mezunları, bu yıl SİYO’nun kuruluşunun 50. yılını kutlamaya hazırlanıyor. SİYO mezunlarından yaklaşık 400 kişinin katılım sağladığı, kendisi de SİYO’lu olan TRT yönetmenlerinden Ayhan Özvatan’ın hazırladığı “SİYO ile Gelen Kültür” belgesel programı, Ankara’da yaşayan sanatseverlerin de katılımı ile Ankara Çankaya Belediyesi Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi Sabahattin Ali Konferans salonunda 2 Kasım Cumartesi saat 14.00-18.00 arasında seyirciyle buluşacak. Yakın dönem Türkiye tarihinin sosyal, siyasal ve ekonomik yanlarını tarihin içinden ele alan belgeselde, bugün hayatta olan mezun ve hocaları ile yapılan röportajlarda 50 yıl öncesi var edilen SİYO’nun hangi umutlarla kurulduğu farklı bir gözle anlatılıyor.
SİYO’nun öğretim kadrosu TODAIE’nin mevcut hocalarının yanında ağırlıklı olarak Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi akademisyenlerinden oluşmuştu. Prof. Dr. Gencay Şaylan, Prof. Dr. Mesut Gülmez, Prof. Dr. Meral Tecer, Prof. Dr. Ülkü Polat, Prof. Dr. Ömer Bozkurt ve Ülkü Şişik, belgesele açıklamalarıyla katkı verdi. Nermin Abadan Unat, Mümtaz Soysal, Tevfik Çavdar, Cahit Talas, Cahit Tutum, Turgay Ergun, Şeref Gözübüyük, İhsan Kuntbay, Doğan Canman, İsmail Türk, Ruşen Keleş, Sedat Ünalan, Kemal Kartal, Erkan Oyal, Muzaffer Sencer, Halil Can, Oya Çiftçi gibi isimler öğretim kadrosunun seçkin hocaları arasında yer almıştı.
Ayhan Özvatan, SİYO ile ilgili şunları kaydetti:
“Ülkemiz ve dünya ekonomisi 1970’lerden itibaren enflasyon, artan işsizlik, uluslararası para sisteminin sarsıntıya uğraması ve petrol krizi sorunlarıyla karşı karşıya kaldı. 1973’te tüm dünyada yaşanan petrol krizi doğal olarak Türkiye’yi de etkiledi. Buna hazırlıklı olmayan Türkiye ekonomisi ağır yara aldı. Ekonomik sıkıntıların yaşandığı Türkiye’de halk, yoksullaşmaya ve giderek sosyal sorunların artmaya başladığı bir döneme girdi. O günler oldukça çalkantılı günlerdi. Temeli 1960’lı yıllarda atılan sağ-sol kutuplaşması ve dünya düzeninde yaşanan olaylar, tüm dünyada öğrenci hareketlerinin yükselmesine sebep oldu. Siyasetçilerin de içinde bulunduğu çatışma ve kutuplaşma ortamı toplumu ve üniversite alanını paralel olarak etkiledi. İşte tam bu dönemde, 1974 yılında Ankara’da Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsüne (TODAIE) bağlı bir yüksek okul kurulur. Sevk ve İdare Yüksek Okulu (SİYO). Amacı ve hedefi kamu ve henüz filizlenmekte olan özel sektöre yönetici yetiştirmekti.
“OKULUMUZUN EĞİTİM DÜZEYİ OLDUKÇA YÜKSEK SEVİYEDEYDİ”
Kabul etmeliyiz ki, SİYO’nun eğitiminden geçenlerin esin kaynağı ise insana dair yüksek değerler oldu. Orada eğitim alanlar için adeta bir kavşaktı SİYO kültürü. Gelecekle ilgili beklentilerini daha geniş ufuklara taşımayı hedefliyorlardı. Geçmişten gelen hayat tecrübelerinin yanında o dönemin önemli okullarından birinin eğitimini almak onların sorumluluğunu artırıyordu. Açıkçası, SİYO kültürünü almak onlar için hayatın kendisi oldu. SİYO’lu eşitlikten, özgürlükten ve erdemli olmaktan yana yetişti. İnsanlığın kardeşlik anlayışına ve laikliğe sıkı sıkıya bağlı oldu. Okulumuzda oldukça demokratik bir yönetim tarzı vardı. Okulumuzda öğrenci derneği kurmuştuk. Bizim seçtiğimiz dernek temsilcileri Enstitünün Yönetim Kurulu toplantılarına katılabiliyordu. Bu durum bugün için bile oldukça ileri bir hak olarak görülmeli. Yönetici adayı olarak mezun olduğumuzda on parmak daktilo sertifikası almak zorunluydu. Yani okulumuz bizi bir bölüm yöneticisinin alması gereken bilgiyle donatmış ve her yönüyle hayata hazırlamıştı. Eğitim düzeyi oldukça yüksek seviyedeydi.
“BUGÜN TEK TEK HER BİRİ HÜZÜN, ACI, KEDER İÇİNDE OKULUN KAPATILMASINA İSYAN EDİYOR”
Alınan bir kararla toplam 8 yıl eğitim, öğrenim hayatı olan SİYO, 1982 senesinde fiilen kapatılmış oldu. Böylece okulumuz günün değer yargılarına kurban olup gitti. Geriye tarihin içine gömülmüş umutlar ve değişik iş kollarında görev alan bin 230 mezun kaldı. Bugün tek tek her biri hüzün, acı, keder içinde okulun kapatılmasına isyan ediyor. Kimileri ise okulun kapatılmasını nirengi noktası olarak görüyor ve 50 yıllık dostluğun, birlik beraberliğin oluşumunda önemli payı olduğunu ifade ediyor. Ne var ki; SİYO’lu olmanın, onun kültürünü almanın mutluluğunun yanında ülkemizin geleceğindeki üst düzey yönetici sorumluluğu hayali SİYO mezunlarında günümüze kadar sürüyor.”